Mesela ben, bilinçaltımla anlaşamıyorum. Aynı evde yaşıyoruz, ne dese dinliyoruz, ağzını her açtığında saygı gösterip kulak kesiliyor, susuyoruz. Ama zevklerimiz renklerimiz farklı. O senelerdir bi adama aşık mesela. Benim adamla ise aramı bozmaya çalışır. Anlattığı her şeyi dinledim, aşık olduğu adama gülümsedim, benim tercihlerim hakkında haklı çıktığı şeylere sinirlendim. Belki yaşam koçum olması gerekirdi, ama daha çok kardeşim gibi. Bizim hayatımızı kendince yaşamaya çalışan başka biri.
Az önce bir şey gösterdi. Her zaman gösterdikleri gibiydi, şu "Bodrum'da mutluyuz" hikayesi; hakkında o kadar çok konuştuk ki zamanla üzerimdeki etkisi gitti. Bu sefer kocaman bi meydan var, biraz Bodrum gibi, biraz Almanya'dan aklımda kalan gibi, biraz Barcelona sandığım gibi; ben kaldırımda yatıyorum, güneş var bira var en yakın arkadaşlar var, akşam olacak, akşam rutin olacak, çok uzun zamandır burada tatildeyiz, deli gibi rahatım yerimde, feci mayışmışım. Zamandan haberimiz yokmuş, şakayla karışık hadi kötü haberi ver diyoruz, tatilden geriye 1 gün kalmış. Sonra bir sıkıntı yokmuş gibi nereye geçelim'le devam ediyoruz hayatımıza.
Çok normal. Enteresan olan, çok güzelim. Bildiğin benim 'çok güzel'den anladığımın aynısıyım. Halbuki saçım uzun, saçım kumral. O ne iş, o da çıkar yakında.
Mesaj kaygısı: Bi yerde çok mutlu olmak başka bi şey, bi yerde güzel olmak başka bi şey.
Bilinçaltı ablanın söylediği şeylerin zamanlamasını tesadüf sandığımda hep yanıldım. Aklınızda olsun, öyle tesadüf olmaz.
Gereksiz uzayan lafın kısası, bana yine biraz zaman vermesi gerekecek anlamam için. Mesela uyandım ve moralim çok bozuk yine. Saçım da öyle.