notmeanttobe

11.5.12






Ama not meant to be aslında.

16:30'dan 20:00'a kadar Ogün Sokak çevresinde 15.000 dolaşarak, emlakçıdan ve ev sahibemizden haber bekliyorum. Ama bir sürü aksilikler sonunda, olmuyor. Artık bu evin olmayacağını anlıyorum. Belki olmaması gerekiyor gibi yaşlı bir fikre bile kapılıyorum.

Fark ediyorum ki, aslında, yoruluyorum.

Beklerken içtiğim kahvelerden birinde, aklıma bambaşka-yepyeni bir şey düştü ve hemen ne kadar "çok geç" olduğu geldi. Sonra belki değildir diye düşündüm. Esas yorulduğum şeyler için çok geçtir. Yeni bir şeyin sıfatı geç olamaz ki. Oralardan geçmeden bilemeyiz ki. Belki değil, ama belki?

Sonra eve geldim ve bir şey izledim. Bana zaten bildiğim şeyi bir daha kocaman kocaman söyleyen bir şey. Son kez söyleyen bir şey. Ne kadar yorulduğumu o zaman fark ettim. Bunlardan da, bilmekten de, duymaktan da.

Bıraktım. İlk kez içten bir şekilde bıraktım. Böylece çok geç de olsa yeni şeylere de yer açarım.

Bugün, bu karambolde, aniden, en inat ettiğim aşk bitti. Bitmişti de, bende anca bitti. Şimdi daha fazla herşeyin aşık olduğum'unu istemek anlamlı gelmiyor.

Yarın sabah Ogün'le de yollarımı ayırıp, yeni sokaklarda yaşamaya başlamalıyım artık.

Taşınmak öyle bir şey zaten. Geç bile kaldık.

 

©Copyright 2011 ... | TNB | Blogger Blog Templates