bi daha hiç bi şeyi zamana bırakmayacağım. neyi zamana bıraksam beter etti. o kendine güvensizlik hangi ara nerden geldi de aklıma geleni yapmaz, yetişkin gibi hareket eder oldum bilmiyorum. böylece hareket edemez oldum.
sadece şunu yazmak istiyorum future me'ye: bak şimdi, az önce, toparlamak için son yılın olduğunu bildiğin bi senenin 2. ayında, tam da sen akıllıyorken, en azından bi şeyleri akıl etmişken, yine telefon çaldı ve her şey başa döndü. nisan mıydı planın? nisanı yok bu işlerin. öyle 3 ayları 5 ayları yok. zaten bize ayrılan sürenin sonundaydık. naptın hala sen..
şu an yüzündeki bomboş ifade, kıpkırmızı gözlerin, mosmor göz altların, mosmor ellerin, hep mor ayakların ve vücudundaki neredeyse dışarıdan bile görülebilen ağrı ile neye benziyorsun, biliyorsun. ne yapman gerektiğini de biliyorsun ama onun yerine bunları yazıyorsun. bi de 50 yaşındasın diye üzülüyorsun! bi gün 50 yaşında olabilsen çok şanslı olurdun.
ucundan döndüğün hiç bi şey senin hatan değil tabi. ama atlayacaktık işte be abi.
hoşgeldin 2011, bye bye 2012. en az eskisi kadar eğlenceli.