Çok rutin akan bir zamanı durdurup, ortasını kesip, ortasını silip, bak böyle daha güzel oldu diye birilerine izletip, ilk kez izleyeceklere bu film zaten böyleymiş gibi yapıp.
6 ay denen şeyin, 2 yıl denen şeyin, 8 yıl denen şeyin kısa zamanlar olduğuna kendini inandırmaya çalışarak. Ama kaç dakika kaldığını hiç görememek.
Kendine hiç bir geçerli çünkü bulamamak. Kendine hiç bir geçerli çünkü bırakmamak. Kalamamak, gidememek, kandıramamak.
Zamanın beyaz bir tahtada donması. Sadece gerçekte akması. Zamanla bir verip alamadığın olması.
Herkesin zamanı sayması.
Her şeylere bir anlam yüklemeler. Gülememeler. Çok bitmek, hiç kalmamak. Her şeyin değişmesi, hiç bir şeyi değiştirememek.
Bir gece, bizi öldürmeyen şeylerin güçlendireceğine inanmak. Sonra hemen geçmesi. Doğrusu süründürmesi. Doğrusu sürmemesi.
Her şeyin azarlaması.
Biriken yorgunluk, kronik ateş. 2 yıl uyumak istemek. Rüya görmeden.
Uyuyamadan uyanmak. Gözünü açınca ilk gördüğün şeyler. Gözlerini kaçırmak. Zamanı kaçırmak. Hala kaçamamak. Bazı günler bir şeyler anlatmak için başımızda dikiliyor işte.
Şimdi buna bir yalan söyleyeceğim. Sonra bana müsade.