Kişisel Zıplamalar

18.7.11



Bugün, bir kaç aydır gidip geldiğim bir ofisin otoparkında sigara içerken, aklımdan bi’ “burası acaba kışın, yağmurda filan nasıl olacak” geçti. Bi baktım, cümlem olur’la değil, olacak’la bitiverdi! Halbuki buraya ilk geldiğimde, hatta çok kısa zaman öncesine kadar, ‘o kadar kalacak halim yok’ diyordum. Şimdi bilemedim. Kendime şaşırıp, ‘acaba bu kış nasıl olacak’ diye devam ettim. Bu zamana kadar hep bilirdim. Ben hep ne istediğimi çok bilmişim, her bi’ konuda tercihlerimi 2004 dolaylarında yapmışım, ilk tercihlerime yerleşmişim. O gün bugündür oralardayım.


Bugün o tercihlerin arkasındayım. Aslında, “Kendisini neyin mutlu edeceği hakkında tüm tahminleri yanlış çıkan bir türüz.” cümlesini ifade edecek bir görsel bulabilsem, derhal dövmesini yaptıracağım. Benim gibi kararlı-azimli kontrol manyakları karşısında hep haklı çıkıyor bu söz. Birdenbire fark ettim ki tahmin etmeyi bir yerlere bırakıp merak etmeye başlamışım. Merak çok kocaman bir his. İçten içe seni bir sürü sürpriz bekliyor sanıyorsun demek. 


Biraz sonra bir yerlere taşınacağım. Aslında bir yerden demeliyim; şu an yaşadığım (ve yine 2004’ten beri yaşadığım) evden taşınacağım. Ama nedense ben taşınmak fiilini “bir yere taşınmak”, gitmek fiilini “bir yere gitmek” sanıyorum hep. “Bir yerden” değil pek. Bu seferse denklemimin tek bilineni o bir yerden’i. Nereye taşınacağım, kiminle taşınacağım, orada kiminle yaşayacağım, oranın hangi şehirde olacağı, hatta bir ihtimal hangi ülkede olacağı... Tek biri hala belli değil. Ne zaman belli olur, o da belli değil. Tek bildiğimiz benim taşınacağım. Hem de çok yakında toparlanmaya başlayacağım. 


Biraz başladım aslında. Yavaş yavaş işte. 3 aydan fazla zamandır bu otoparkta sigara içtiğime göre, artık bambaşka bir sektördeyim. Burada ne kadar kalırım bilmiyorum, ama burada uzun zamandır olan insanların heyecanını sevdim. Kendi işimi hatırlattı. Geçen hafta da, kendi işimde, sürpriz bir tesadüfle, bambaşka bir proje yola çıktı. Kendi işim dediğim şey de yenilendi bu vesileyle. Başka bir şey olacak bir süre. Kendisi şimdilik minicik bir word dosyasının içinde, ama üstümde kocaman bir heyecanı var. Onu da götüreceğim yeni eve. 


Şimdilik onun dışında bir şey götürmeyi düşünmüyorum. Önce 2004’ten beri bu evde büyüyen ıvır zıvır yığınına tek tek bakmam, mümkünse çoğunu atmam lazım. Şu an bakma aşamasındayım :) Bana anneannesine çekmiş derler, hiç bir şeyleri atmam ben. İlk gittiğim Octoberfest’te giydiğim tshirt, lise mezuniyetinde giydiğim elbise filan duruyor. Hem de bir köşede değil öyle, hala içine girebilecekmişim her an giyebilecekmişim gibi dolabımda askıda. Bildiğin ruh hastasıyım geçmiş söz konusu olunca. En süresi dolmuş, zaman aşımı olmuş şeyin bile hatırlattığı bir şey var; onu çöpe atmak olur o, kendimi çöpe atmak olur o, olmaz o. 


Ben değişmem tamam da, 7 yılda ev ne biçim dolduysa, kalabalık artık üstüme üstüme geliyor. Habire bir yığın başıma yıkılıyor, ben kaldırıyorum o yine düşüyor, altında kalıyorum, altından kalkamıyorum. Yeni ev biraz daha boş olsun, biraz sakin olsun istiyorum. Çalışmayanlar, yarım yamalaklar yaralılar yamalılar, rengi ağırmışlar, şekeri kaçmışlar, niye buradaymışlar’a yerimiz yok. Çöp poşetlerim hazır.  Gözümün yaşına bakmayacağım!  Artık her şeyin yenisini alırım. Hatta bu kez tercih ettiğim gibisini almam da, farklısını alırım. Değişik olur. Ne güzel olur!


Ben de biraz taşmışım, lafı çok uzattım. Özetle kontrol manyakları şöyle insanlar: Geleceği görüyor, hesaplıyor, planlıyor, detaylıyor, peşinden koşuyor, inatlaşıyor, hırslanıyorlar. Filmin sonunu biliyor, o sahneyi çekene kadar bir yere gitmiyor, senaryoyu değiştirmiyorlar. Doğaçlama diye bir şey yok; oluruna bırakmanın oluru yok. 7 yıl sonra olansa şu: Önümde kapalı bir kağıt, kıvrılmış tarafında ‘kim-nerede-kiminle-nasıl-ne zaman- ne yapıyor’ oyunu. Kim’e ismimi yazdım, gerisini bıraktım. Şöyle bir heyecan tarifi: Bu kış güzel olacak mı bilmiyorum ama değişik olacağı garanti. Benim için yeterli.


Geçmişe gelince, biraz sonra “tamam, geçti” diyebileceğim sanki.


Bir yere gitmek için önce bir yerden gitmek gerekiyor tabi. 




bu yazıya sığmayanlar
- Bu yazı aslında future me mektubu olacaktı, blog oldu. Değişik oldu, hiç kişisel blog yazmamıştım, belli ki twitter’a sığamamışım :) 
- Demin bahsettiğim dövmeyi bulamazsam 2004 dövmesi yaptıracağım galiba. Bi yıl bu kadar mı her yıl anılır?
- RIP 2004-2011. Hello Life, part 3.


 

©Copyright 2011 ... | TNB | Blogger Blog Templates